Giresun: Yeşilin İzinde Bir Gastronomi Destanı
- Hüsamettin Oğuz
- 2 Haz
- 3 dakikada okunur

Karadeniz'in hırçın dalgalarına karşı dimdik duran fındık bahçeleri, yemyeşil yamaçlardan süzülen bereket, dağlardan denize uzanan bir mutfak kültürünün sessiz tanıkları... Giresun, bu coğrafyanın sunduğu benzersiz armağanlarla örülü, köklü ve dinamik bir gastronomi geleneğinin kalbinde atıyor. Bugün, bu yeşil cennet, geçmişin birikimiyle geleceğin vizyonunu birleştirerek, sadece Türkiye'nin değil, dünyanın gastronomi haritasında parlayan bir yıldız olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.
Dünün Sofraları: Doğanın Cömert Eli ve Kadim Bilgelik
Giresun mutfağı, coğrafyasının zorlu ama cömert ikliminin eseridir. Bol yağmur ve verimli toprak, bir lezzet laboratuvarı yaratmıştır. Bu mutfak, etin egemen olduğu anlayışlardan farklı olarak, "yeşil"in gücüne dayanır. Isırgan otu, galdirik, mendek, sakarca, kırçan, pancar (karalahana)... Bu isimler, sadece ot değil, nesiller boyu aktarılan şifa ve lezzet reçetelerinin temel taşlarıdır. Mıhlama'nın sıcacık dokusu, karalahana çorbasının besleyici kucağı, mısır ununun her türlü yemeğe kattığı tok tutuculuk, dünün sofralarını şekillendiren ve bugüne taşınan temel unsurlardır. Bu mutfak, zorunluluktan doğan bir vejetaryen/vegan zenginliği sunar; sağlıklı, sürdürülebilir ve doğayla uyumlu beslenmenin kadim bir manifestosudur. Fındık ve çay ise, sofraları tatlandıran ve ısıtan, yörenin ekonomik ve kültürel omurgasını oluşturan iki altın değerdi.

Bugünün Dönüşümü: Yeşil Lezzetlerin Yükselişi ve Festivalin Gücü
Giresun, sahip olduğu bu eşsiz gastronomik mirası, yerelin ötesine taşıma ve bir turizm değerine dönüştürme iradesini ortaya koydu. Bu dönüşümün en gür sesi, hiç şüphesiz "Yeşil Lezzetler Festivali" oldu. Giresun Turizm Platformu öncülüğünde, TÜRES Giresun Başkanı Şevket Alaeddinoğlu'nun vizyoner liderliğinde ve merkezi-yerel tüm paydaşların "siyaset üstü" kenetlenmesiyle hayata geçirilen bu festival, sadece bir yemek şöleni değil, bir kimlik inşası ve ekonomik canlanma hareketidir.
Festivalin coşkusunu bizzat yaşayan biri olarak, bir söyleşiye katılmak üzere bulunduğum Giresun'da, üreticilerin gözlerindeki gururu, şeflerin yaratıcılığını ve ziyaretçilerin sofralara yansıyan heyecanını görmek büyük bir keyif ve mutluluk kaynağı oldu.Festival, geleneği gelecekle buluşturan bir köprü kurdu:
Yerel Üreticinin Vitrini: Köylünün emeği, doğrudan tüketiciye ulaştı. Erdoğan Çakır gibi üreticilerin dediği gibi hem kazanç arttı hem de Giresun'un doğal zenginlikleri tanındı. Şevket Alaeddinoğlu'nun "Doğal Dükkânı" gibi girişimler bu ürünleri markalaştırarak ulusal ve uluslararası arenaya taşıyor.
Şeflerle Üreticilerin Dansı: Geleneksel tarifler, ünlü şeflerin modern yorumlarıyla yeniden hayat buldu. Isırgan otu temalı yarışmalar gibi etkinlikler, yerel malzemelerin sınırsız potansiyelini gözler önüne serdi.
Kültür ve Ekonominin Kesişimi: Alişan konserleri gibi kültürel etkinliklerle zenginleşen festival, yerel ekonomiye ciddi bir katkı sağlarken, Giresun'un sosyal dokusunu da güçlendirdi. Ercan Cıvak gibi vatandaşların "özümüzü yeniden keşfettik" sözleri, bu sosyal etkinin yansımasıydı.
Sürdürülebilirliğin Öncüsü: Kompost gübreleme ve atıksız mutfak felsefesiyle 20 ülkeye ihracat yapılması, Giresun'un yeşil mutfağının sadece lezzet değil, aynı zamanda çevreci bir yaklaşım olduğunun kanıtı.
Yarının Vizyonu: Gastronomi Turizminde Bir Küresel Durak
Giresun'un geleceği, bu yeşil gastronomi mirasını turizmle harmanlamakta yatıyor. Belediye Başkanı Fuat Köse'nin de işaret ettiği gibi, bu bir "kültürel mirasın tanıtım hamlesi". Potansiyel muazzam:
Doğa ve Lezzet Senfonisi: Kulakkaya Yaylası'nın serin havası, Mavi Göl'ün büyüsü, Göksu Travertenleri'nin ihtişamı, Kuzalan Şelalesi'nin gücü ve Giresun Kalesi'nin tarihi dokusu... Bu doğal ve kültürel cennet, benzersiz Giresun mutfağı ile birleştiğinde, Karadeniz'in en çekici turizm destinasyonlarından biri yaratılabilir. "Yayla turizmi + Gastronomi turları" kombinasyonu altın değerinde.
"Yeşil Mutfak"ın Global Markası: Dünyada vejetaryen/vegan ve sağlıklı beslenme trendleri hızla yükselirken, Giresun'un doğal ot temelli, sürdürülebilir mutfağı küresel bir cazibe merkezi olabilir. "Giresun Yeşil Mutfak Okulu" veya "Ot Toplama ve Pişirme Atölyeleri" gibi konseptler geliştirilebilir.
Fındık ve Çayın Değer Zincirinde Liderlik: Türkiye dünya fındığının %70'ini üretiyor ama fiyatı başkaları belirliyor. Giresun, kooperatifleşmeyi güçlendirerek, organik ve katma değerli fındık ürünleri (yağ, un, ezme, özel çikolatalar) geliştirerek ve markalaşarak bu zincirde söz sahibi olmalı. Amber Çay Hasat Şenliği gibi etkinlikler çay kültürü turizmini canlandırabilir.
Gastronomi Yolları ve Akıllı Köyler: Yöresel ürünlerin izini süren gastronomi rotaları oluşturulabilir. Üretici köyler, konaklama ve deneyim odaklı "akıllı köyler" haline getirilerek ziyaretçilere çiftlikten-sofraya unutulmaz deneyimler sunulabilir.
Bir Lezzetten Öte, Bir Yaşam Kültürü
Giresun'un gastronomi yolculuğu, sadece damakları tatlandırmakla kalmıyor. Bu yolculuk; doğayla uyumlu yaşamın, kadim bilgeliğin, yerel değerlerin küreselle buluşmasının, sürdürülebilirliğin ve ortak bir gelecek için kenetlenmenin destanıdır. "Yeşil Lezzetler Festivali", bu destanın en coşkulu sayfasıdır. Giresun, geçmişin derinliklerinden gelen otların, fındığın, çayın ve denizin sesini, geleceğin gastronomi turizminde bir küresel senfoniye dönüştürmeye hazırlanıyor. Yeşilin ve lezzetin izinde, Karadeniz'in bu gizli hazinesi, dünya sofralarını aydınlatacak bir yıldız olarak parlamaya aday.


Comments