top of page

Devrim Erbil'in İzinde Neslihan Özkan'ın Tuvalinde Zamanın Fısıltısı: Çizginin Şiiri ve Heykelin Ruhu

ree

Devrim Erbil’i anlatırken Yatay Derinlik’te şunu ifade etmiştim: “Erbil, abstre ya da monfigüratif diye de adlandırılan tablolarında doğa görüntülerine bağlı olmayan bir akım içinde çizer.  Çizgiye, dokuya, renge sonsuz serbesttik tanıyan ressam, vitray, marküteri, halı, kilim, süsleme, dekor, batik ve diğer alanlarda eserler üretmiştir. Günlük eşyaların biçim ve renkleri bile, soyut sanatın etkisi altında kalmıştır. Erbil, çizgi ve renkleri düzenli bir biçimde yüzey üzerine yerleştirerek duygusal kompozisyonlar yaratmıştır. Yüzeyle dokunun uyumlu ilişkisi ve dinamik bir yüzeyin tanzimi şeklinde tanımlanacak bir soyut forma sahiptir Erbil. Bu da adeta onun kompozisyonlarını bütünleyen unsurlarının işlevini belirler.”

ree

Devrim Erbil resmi, bir uzlaşım resmidir ve bu kadar ritmik, çizgili, hareketli bir resim anlayışı, uzlaşılmış bir imge mimarisi üzerine teşkil edildiği için bütünde karşımızda olan şey, bitasarım zarafeti ve zekâsıdır. Devrim Erbil’in asistanı yetenekli  genç ressam Neslihan Özkan ile Devrim Hoca’nın bir sergisi var.


Bir ressamın fırçasından dökülen her çizgi, bir hikaye fısıldar. Neslihan Özkan'ın "Çizgiden Renge" sergisi de işte tam da bu fısıltıların, zamanın ve duygunun iç içe geçtiği bir evrene davet ediyor bizleri. Sanatçının eserlerinde çizgi, yalnızca bir sınır çizen, bir formu tanımlayan basit bir araç olmaktan çok öteye geçiyor; bir hafızayı, bir geçmişi, bir hissi taşıyan kan damarları gibi akıyor tuvalin üzerinde.

ree

Çizginin Dansı

Sanatın kadim tarihinde, çizgi her zaman bir başlangıç noktası, bir temel direk olmuştur. Ressamlar, çizgilerle derinlikler yaratmış, hacimleri çağrıştırmış ve formlara can vermiştir. Ancak 20. yüzyılın eşiğinde, bu mütevazı araç, sessizce bir dönüşüme uğramış, sadece betimlemekle kalmayıp, kendi başına bir anlatı diline bürünmüştür. Neslihan Özkan'ın tuvalleri, bu yeni dilin günümüzdeki en çarpıcı yorumlarından birini sunuyor bizlere. Onun her bir çizgisi, zamanın derinliklerinden gelen bir ses gibi, geçmişi fısıldıyor, hafızanın katmanlarını aralıyor ve formun, duygunun hikayesini bizlere taşıyor. Tıpkı jeolojik katmanlar gibi, Özkan'ın çizgileri de bir yüzeyi betimlerken, altında yatan duygusal tortuları, yaşanmışlıkların izlerini gözler önüne seriyor. Ve bu katmanlı yapıya eşlik eden renkler... Renkler, arka planda usulca konumlanırken, adeta bir orkestra şefi gibi psikolojik atmosferi belirliyor, çizginin taşıdığı figürü yüzeye sabitlemek yerine, onu geçmişiyle birlikte çağıran bir dile dönüştürüyor.

ree

Heykelin Nefesi, Resmin Yüzeyi

Neslihan Özkan'ın form anlayışı, resmin ve heykelin birbirine sarıldığı, yeni bir eşiğin aralandığı bir alanda gezinir. Rosalind Krauss'un "genişlemiş heykel" (expanded sculpture) kavramı, bu durumu açıklamak için adeta bir anahtar kelime gibidir. Krauss, modern sanatın heykelin geleneksel sınırlarını aştığını ve yeni mecralarda, yeni ifade biçimlerinde nefes aldığını savunmuştur. Özkan'ın eserleri de işte bu genişleyen alanda, heykelin yüzeydeki temsiline dayanan bir resim anlayışını yeşertir. Michelangelo'nun o efsanevi "Pietà"sı ya da "Musa"sı... Özkan'ın fırçasından çıkan bu eserler, fiziksel bir hacme sahip olmasalar da, derin çizgisel hacimler sunan formlarla karşımıza çıkar. Bu yönüyle Özkan'ın resimleri, klasik heykelin o ikonik anlamını usulca korurken, onu tuvalin yüzeyinde yeniden inşa eder. Bu sadece bir temsil değil, aynı zamanda kavramsal bir yeniden biçimlendirmedir, sanatçının özgün bakış açısının bir ifadesidir.

ree

Portrenin Ötesinde: Çizgilerle Dokunan Hafıza

Sanat tarihinde portre, bir kimliğin, bir yüzün aynadaki yansıması gibi işlev görmüştür. Ancak Neslihan Özkan'ın büst temelli çalışmaları, portrenin sadece fiziksel izlerin bir betimlemesi olmaktan öteye geçtiğini gösterir; o, aynı zamanda tarihsel ve duygusal hafızanın da bir temsili haline gelir. Burada Gilles Deleuze'ün "katman" (strata) kavramı, adeta bir pusula gibi yol gösterir bize. Deleuze, her görsel formun birden çok anlamsal katmandan oluştuğunu söyler. Özkan'ın çizgileri de tıpkı jeolojik katmanlar gibi, bir yüzeyi gözler önüne sererken, aynı anda duygusal tortuları, zamanın ve deneyimlerin izlerini de yansıtır. Renklerin kullanımı ise bu katmanlı yapıyı daha da zenginleştirir; renkler, arka planı oluştururken, eserin psikolojik atmosferini adeta bir nefes gibi belirler. Çizgi burada, figürü yüzeye sabitleyen bir demir atmış çapa değil, onu taşıyan, geçmişiyle birlikte çağıran, yaşayan bir dil haline gelir.


Klasik Sanatla Fısıltılar: Hatırlama ve Yeniden Yaratma

Neslihan Özkan'ın eserlerinde klasik sanatla kurduğu bu modern diyalog, Aby Warburg'un "patosa form verme" (Pathosformel) kavramıyla daha da derinleşir. Warburg, klasik imgelerin zaman içinde farklı anlatılar için yeniden kullanıldığını ve her defasında yeni anlam katmanlarıyla donatıldığını savunur. Özkan'ın eserlerinde Michelangelo'nun formları, sadece tanıdık birer simge olmanın ötesine geçerek, günümüzün bireysel, toplumsal ve estetik sorgulamalarını taşıyan birer araca dönüşür. Ancak sanatçının kullandığı çizgi stili, klasik sanatın o hiyerarşik, kusursuz ve pürüzsüz form anlayışına meydan okurcasına, çatlakların ve çözülmelerin estetiğini ön plana çıkarır. Bu durum, Julia Kristeva'nın "abject" kavramına yaklaşan bir estetik algıya işaret eder ; klasik formun sınırlarını yıkan, onu yeniden kurgulayan cesur bir görsel jesttir bu.

ree

Neslihan Özkan Resimleri

Neslihan Özkan'ın sanatsal dilinde çizgi, adeta bir şairin kalemi gibi, resim ile heykel, klasik ile modern, estetik ile hafıza arasında bir köprü kurar. Onun eserleri, sadece görsel bir izlenim yaratmakla kalmaz, izleyiciyi derin bir zamansal ve tarihsel diyaloğa davet eder. Bu diyalog, hem formun tarihini hem de bireyin duygu tarihini yeniden yazma iddasını taşır. Çizgi, bu büyülü dünyada, sadece bir betimleme aracı değil; zamanla çatışan, forma direnç gösteren ve yeni anlamlar inşa eden, yaşayan bir şair gibidir. Neslihan Özkan'ın "Çizgi’den Ren’ke" adlı sergisi, 25 Temmuz 2025 tarihinde Touch Sanat Galerisi'nde sanatseverlerle buluşacak ve bizleri bu çizgilerin fısıltılarını dinlemeye, bu görsel şiiri deneyimlemeye davet edecek.


Sergi: Çizgi’den Ren’ke

Sanatçı: Devrim Erbil-Neslihan Özkan

Tarih: 25 Temmuz 2025

Mekân: Touch Sanat Galerisi

BRANDMAP

İş Dünyası Bilgi Paylaşım ve
Marka Yönetimi Platformu

  • LinkedIn - Siyah Çember
  • Twitter
  • Instagram
  • Facebook
  • YouTube

© 2025 BRANDMAP

Screen Shot 2021-01-25 at 19.44.13.png

PARTNER OF BRANDMAP

Ana Sayfa

Hakkımızda

Künye

Üyelik

Arşiv

Yasal Uyarı

Kullanım Koşulları

Eğitimler

Etkinlikler

TrendPaper

Makaleler

visa-mastercard_logo.png

Ödeme ve Teslimat   I  Üyelik Sözleşmesi    I  KVKK

İletişim ve Teslimat:

Hamidiye Mahallesi, Cendere Caddesi, No. 101, Porta Vadi, Daire:25, T1 Blok, Kat:3, Kâğıthane, Istanbul, 34408

info@brandmap.com.tr

bottom of page